Belki fark etmişsinizdir; özellikle 2015'in sonlarına doğru popüler kitapların artmasıyla, kitap uyarlamalı filmlerde çoğalmaya başladı. Özellikle de, Alacakaranlık Serisi, The Notebook, Aşk ve Gurur, Not: Seni Seviyorum, Fight Club, Açlık Oyunları Serisi ve tabii ki Harry Potter serisi kitaplardan uyarlanmış filmler arasında en önde gelenlerden. Ama geçmişi geçtiğimize göre, gelecek zamanda çıkacak kitap uyarlaması filmlere bir göz atalım.



Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları



 Küçük Jacob ipuçlarını izleyerek gizemli bir adaya gider. Bu adada Miss Peregrine's Home For Peculiar Children adında bir evin kalıntılarını bulur. Evin içini gezdikçe evde bulduğu şeylerin inanılmaz güçlere sahip olduğunu keşfeder ve onları kurtarmak ister. Fantastik filmin yönetmenliğini Tim Burton üstleniyor. Ransom Riggs'in romanından uyarlanan Miss Peregrine's Home For Peculiar Children'ın senaristi Jane Goldman. Filmin başrollerinde Eva Green, Asa Butterfield, Samuel L. Jackson, Allison Janney, Chris O'Dowd gibi isimler yer alıyor.



The Girl on the Train - Trendeki Kız



 Paula Hawkins’in çok satanlar kitabından uyarlanan film, işsiz alkolik ve günlerini tren yolculukları yapıp sorunsuz ve muhteşem çiftleri gözlemleyerek geçiren bir kadına odaklanıyor. Vizyona girme tarihi: 7 Ekim 2016.



Senden Önce Ben



 Tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşamını sürdürmek zorunda olan yarı felçli genç adam, bakıcı olarak küçük bir kasabada yetişmiş genç kadını istihdam ettir. Bu genç adam ve kadının bir araya gelişi hayatlarını yeni bir yola sürükleyecektir. İlk başta birbirlerinden hoşlanmayan ikili farklılıklarının fazlalığından yakınsa da zamanla hayatla ilgili bilmedikleri şeyleri birbirlerine öğretmeye başlarlar. Birbirlerine aşık olan karakterleri şimdi daha da zorlu bir sınav beklemektedir... Vizyona girme tarihi: 17 Haziran 2016.




Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?



 JK Rowling'in fantastik kitabına dayanan yapım fantastik yaratıklar hakkında bir kitap yazan bir yazarın gezi notları olarak karşımıza çıkıyor. Yıldızlı kadrosuyla dikkat çeken yapımın yönetmenliğini David Yates üstleniyor. Vizyon tarihi: 18 Kasım 2016.



Canavarın Çağrısı



 Lo Imposible ve El orfanato filmlerinin yönetmeni Juan Antonio Bayona'nın imzasını taşıyan film, Patrick Ness'in kaleme aldığı romandan beyazperdeye uyarlandı. Filmin başkarakteri olan Conor, yalnızlık nedeniyle uyum sağlama problemleri yaşayan küçük bir çocuktur. İşler annesinin ağır bir hastalığa yakalanmasıyla daha da trajik bir hal alır. Conor bu korkutucu gerçeklerden uzaklaşmak için fantastik varlıkların hüküm sürdüğü hayal dünyasına küçük bir yolculuğa çıkacaktır... Vizyon tarihi: 14 Ekim 2016.



 Herkese merhabalar efendim! Yine ben, yine uzun bir ara. Ve yehu! Okullar kapanıyor. Tahmin edin kim çok mutlu? Ben, ben, ben! Tabii tatil boyunca evde oturacağımı saymazsak mutluyum. Evet ya, mutluyum. En azından artık erken kalkmak ve sınavlarla boğuşmak yok. Neyse konuyu çok dağıttım galiba, hadi asıl konuya gelelim; Scream!

Belki bir çoğunuz Scream yani ÇIĞLIK isimli film serisini duymuşsunuzdur, içinizden izleyenleriniz de vardır. Peki ya bu film serisinin, bir de dizisinin olduğunu biliyor musunuz? Muhtemelen biliyorsunuzdur, ama bilmiyormuş gibi yapın benim için. :) 2015 yılında yayınlanmaya başlayan Scream dizisi kendine büyük bir hayran kitlesi kazandı, film serisinden gelenlerden ayrı olarak gerilmeyi seven kişilerde bu diziyi izlemeye başladı.


dizinin afişi

Bana kalırsa (her ne kadar sadece 3 filmini falan izlemiş olsam da) Scream dizisinin, filmden daha iyi olduğunu düşünüyorum. Ama tabii bu nereden baktığınıza da bağlı. Film serisi oldukça dalgaya alınmış bir kurguydu, işlerin günlük hayatta olabilmesinden çok imkansıza yakın şeyler katarak filmi absürt olmaya itilmişti ve bu izleyenlerin hem gerilmesine hem de gülmesine yol açıyordu. Fakat bu benim için rahatsız edici bir durumdu, bilmiyorum benim gibi hisseden kişiler var mıdır, yoksa buradaki tek sayko ben miyim? Kim bilir.

Dizi bana oldukça profesyonel geldi, oyunculuklar da oldukça yerindeydi. Tabii ki içinde genç insanlarımız olduğu için dizinin ''hadi bunu kutlayalım ve katil gelip bizi öldürsün, yehu!'' havasında olduğunu inkar edemeyeceğim.

Dizi iki hafta önce 2. sezonu yayınlamaya başladı. Yani birinci sezonun katilini bulduk! Peki katile şaşırdım mı, galiba. Ama spoiler vermeyeceğim, belki aranızda izlemek isteyenler olur. Olur dimi? İkinci sezon bence bomba gibi geldi ve beklediğime değdi diyebilirim.

Karakterlerden bahsedecek olursak, klasik korku film-dizilerindeki klasik gençler var. Muhtemelen tahmin ediyorsunuzdur. Seri katillere takmış bir çocuk, popüler kız, kendi halinde olan ana karakter, onun sevgilisi bla bla bla. Fakat dizinin en sevdiğim özelliği de hayranların en sevdiği karakterleri bile öldürebilecek kapasitede olması. Bence bu filmin başaramadığı bir şey, yıllar boyunca hep aynı karakterlerle devam ettiğini düşünürsek...


diziden bir kesit

Şu seri katillere takık olan Noah isimli çocuk genellikle bölümlerin sonlarında ''acaba öyle mi, yoksa şöyle mi'' diye konuşurken arka planda çalan gerilimli şarkıya ba-yı-lı-yo-rum! İşte o kadar... Hatta bulursam buraya koyacağım, ah buldum! Tıklayın, tıklayın. Dinlemeden geçmeyin, insanı acayip gaza getiriyor yahu!

Noah karakterinin oldukça ilgi çekici konuşmasından bahsetmiyorum bile. Şimdiden söyleyeyim, dizinin ikinci ismi 'nasıl da ters köşe yaptım ehehe' olarak geçiyor. Bilgilendirmek istedim. :) Bu arada dizideki ghost face (maske) ile filmdeki çok farklı olduğu için oldukça tepki görmüştü, fakat şöyle bir düşünürsek böylesi daha iyi olmuş. Çünkü bu maske hem korkutucu, hemde ciddiye alınır şekilde.


dizideki ghost face

Diziyi izlerken, film serisine göndermeler yapıldığını ve oldukça benzer sahneler olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Olur canım böyle şöyler, eheheh. Her neyse, bence bu diziye bir şans verin. Sonuçta kaybedecek bir şeyiniz yok, öyle değil mi? :)

 Merhabalar, merhabalar... Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Ben mi? Ben çok yorgunum. İnanın bir yanım uyumak, bir yanım uyanık kalmak istiyor. Yarın Pazartesi, herkes işine, okuluna gidiyor. Bense hasta olduğum için gitmeyeceğim. O yüzden şimdiden, umarım yarın sizin için güzel bir gün olur. İstediğiniz gibi.

Her neyse, eğer konumuza geçiş yapacak olursak, size en sevdiğim filmi yorumlamak istedim Ben Kimim? Eğer sizde benim gibi gizem-suç filmleri izlemek istiyorsanız mutlaka izlemelisiniz! Çünkü eminim bayılacaksınız. Şahsen filme aşık oldum..


 Merhabalar! Epeydir ortalarda yoktum fakat şimdi geri döndüm. Hemde yepyeni bir şekilde. Temayı falan değiştirdim, bence böyle daha hoş oldu ha?
Her neyse bugün sizlere baya önceden izlediğim bir filmden bahsedeceğim: Labirent: Ölümcül Kaçış. Bu filmi izledikten baya sonra kitabını okudum ve bayıldım! Bence filmini izlemeden önce kitap serisini okumalısınız. Ben şahsen çok sevdim, ayrıca kitapta filme eklenmemiş bir çok şey var. Bu yüzden lütfen hiçbir kitaba ''Bunun filmi yapılmış, nede olsa filmle aynıdır boşu boşuna ne okuyacağım yea?!'' demeyin. Çünkü hiçbir film, kitabın tıpa tıp aynısı değildir. Hiçbiri.
Her neyse -yeniden- konumuza dönelim. Ben filmi çok sevdim şahsen, çok güzel bir macera filmi. Her ne kadar sonu biraz soru işareti bıraksa da beni tatmin etti diyebilirim.

 Merhaba arkadaşlar. Bir iki ay önce başladığım bir diziden bahsetmek istiyorum sizlere. Pretty Little Liars. Belki bazılarınız duymuştur Türk versiyonu çıktı, ''Tatlı Küçük Yalancılar''. Beğendim sayılır ama gerçek versiyonu daha gizem dolu.

 Dizi 5 kişilik bir kız grubunun bir gece pijama partisi yaparlarken içlerinden Alison isimli kızın kaybolmasıyla başlıyor. Bir yıl boyunca kayıp olduktan sonra eski evlerinin bahçesinde cesedi bulunuyor. Cenaze gününde -A isimli biri geriye kalan dört kıza mesajlar atıyor. Bu mesajlar sadece Alison'un bildiği sırlar üzerine yazılıyor.



 Merhaba arkadaşlar, çok kısa bir aradan sonra tekrar sizlerleyim. Size dün izlediğim bir filmi yorumlamak istedim. Filmin adı Arkadaştan Öte. Ne zamandır repliklerini gördüğüm bu filmi boş bir zamanımda izleyeyim dedim. Bir Mila Kunis hayranı olarak gerçekten filmi beğendim diyebilirim.

 Aslına bakarsanız bazı Türkler bu filmi beğenmedi. Sebebini biliyorsunuz yani filmin açışı Türklere göre değil. Ama şahsen ben gayette sevdim. Normalde aşk filmlerini sevmezdim, baya oldu hatta aşk filmleri izlemeyeli. Fakat Arkadaştan Öte'yi izlediğim zaman aşk filmlerini ve mutlu sonları ne kadar çok sevdiğimi anladım. Bu gerçekten inanılmaz.



 Merhaba arkadaşlar, uzun bir aradan sonra tekrar sizlerle birlikteyim. Geri dönmemin şerefine size az önce izlediğim ve bayıldığım, hatta en sevdiğim filmler arasına girmiş bulunan bir filmden bahsedeceğim.

 İlk olarak şunu söylemek istiyorum ki, ben 'psikoloji, gerilim' filmlerine bayılırım. Özellikle psikoloji. Ve işte bu yüzden bu film benim favorilerim arasında. Fazla uzatmayayım, filmin adı ''Siyah Kuğu'' İsminden de anlaşıldığı gibi filmin asıl konusu bale. Nina adında ki genç bir kız, Kuğu Gölü'nde yeni baş dansçı olarak seçilmiştir. Fakat Nina, kırılgan ve masum olan Beyaz Kuğu'yu çok iyi canlandırmasına karşın; karanlık ve şehvetli ikizi olan Siyah Kuğu'yu canlandıramaz. Bilindiği üzere baş dansçı hem Beyaz hem de Siyah Kuğu'yu canlandırmaktadır.